Yazar: Nematullah HABİBİ
Bugün Afganistan olarak bildiğimiz memleketin adı XVIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren ortaya çıkmıştır. Daha önceleri Afganistan isminin anlamı ve sınırları sürekli olarak değişime uğramıştır.
Bazı kaynaklara göre; 5000 yıllık tarihe sahip olan Afganistan, tarih boyunca üç farklı isim ile anılmıştır. Bunlardan ilki Ariyana’dır. Ariyana topraklarını kuzey tarafından Seyhun Nehri (Sir Derya), güneyden ise Hint Okyanusu ayırmaktaydı. Bu ismin Aryanilerin Bahtar’a yerleşmeye başlamalarından sonra kullanıldığı bilinmektedir. İkincisi Horasan’dır. Ak Hunlar İmparatorluğu (Eftalitler (440-710)) döneminden itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Üçüncüsü ise Afganistandır. Bugün ki konumu itibariyle XVIII. yüzyılın ilk yarısında Ahmed Şah Durrani tarafından ilk Afgan devletinin kurulmasından itibaren Afganistan olarak anılmaya başlamıştır.
“Mir Gulam Muhammed Gubar Afganistan der Mesir-i Tarih adlı eserinde Afganistan’ın isimleri hakkında şöyle demiştir; Ariyana (آریانا), Afganistan’ın en eski ismidir. Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’ya göre MÖ 1000-MS 500’lere kadar yaklaşık bir buçuk yıl Ariyaniler bu topraklarda yaşadıkları için Ariyaniler Ülkesi ya da Ariyana denilmiştir. Bu isim Avesta’da Ariyana, Aıryana (Erya, Arya ایرینا، ایریانا،ایریا) diye geçmektedir ve onun yanısıra Turana, Turnaya, Toryana (Turan, توران) diye geçmiştir. Daha sonraları ise Fars (Pers Ülkelerinde ise İran (ایران)) diye kabul edilmiştir. Horasan; miladi üçüncü yıldan sonra Maşrık (مشرق) Doğu anlamında ya da güneşin çıktığı yer anlamında kullanılmıştır, Miladi V. asırdan XIX. asra kadar ise Afganistan’ın adı olarak kullanılmıştır. Afganistan; Horasan adını XIX. yüzyıldan itibaren Afganistan’a bırakmıştır, XX. yüzyılda Afgan kelimesi İslam kaynaklarında Peştun kavimlerinin bir kısmına denilirken daha sonra Afganistan’da yaşayan farklı etnik kökenlere de Afgan denilmiştir. XIII. yüzyıldan itibaren Afganistan’ın Pakitiya, Paktika, Zaranj (Nimroz), Kandahar şehirlerinde ve doğu kesimlerinde yaşayan Peştunların yaşadığı bölgelere Afganistan denilmiştir. XIV. yüzyılda Süleyman Dağları’nın (کوه های سلیمان، تخت سلیمان) etrafında yani Afganistan’ın güney doğusuna, XVI. yüzyılda Kabil’in güney kısımlarına, 18. yüzyılda ise Sind (İndus) nehrinden başlayarak Kabilistan’a kadar, Keşmir ve Nuristan’ın yakınlarından Kandihar ve Meltan’a kadar Afganların yeri olarak Afganistan denilmiştir ve XIX. yüzyılda ise Afganistan’ın resmi adı olarak yerini almıştır.”
Afganistan 1747 yılında Afşar Hanedanı’nın kurucusu ve İran’ın 1736-1747 yılları arasında hükümdarı olan Nadir Afşar’ın ölümünden sonra onun komutanlarından ve aşiret reislerinden olan Ahmet Şah Dürrani tarafından kurulmuştur. Daha sonra onun oğulları Timur Şah ve Zaman Şah dönemlerinde ise Afganistan’ın durumu karışmıştır. Bu karışıklıktan yararlanan Emir Dost Muhammed Han Afganistan yönetimini ele geçirerek tekrar birliği sağlamıştır. Ancak Afganistan’daki birlik tekrardan zayıflayınca Hindistan’da bulunan İngiliz ordularıyla sınırlar üzerinde tartışmalar başlamış ve neticesinde 1838-1842 yılları arasında ilk İngiliz-Afgan Savaşı patlak vermiştir. Bu savaş neticesinde İngilizler Afganistan hakimiyetini ele geçirse de Emir Dost Muhammed Han’ın mücadelesi sayesinde tekrar birlik sağlanmış ancak onun ölümüyle çıkan iç karışıklıklar sonrasında birlik tekrardan bozulmuştur. Emir Dost Muhammed Han’ın vefatından sonra yerine oğlu Emir Şir Ali Han ondan sonra da Yakup Han geçmiştir ve akabinde Emir Abdurrahman Han’ın iktidarı ele geçirmesiyle beraber II. İngiliz- Afgan Savaşı (1878-1880) yaşanmıştır. Bunu fırsat bilen Ruslar 1881’de Türkmenistan’ı işgal edip Afganistan ile komşu olmuşlardır.
İkinci İngiliz işgalinden ülkesini kurtarıp 20 Temmuz 1880 tarihinde devletin başına geçen Emir Abdurrahman Han kendisi tahtta iken oğlu Serdar Habib Ullah Han’ı veliaht olarak tayin etmiş ve işlerinin bir kısmını da ona devretmiştir. Daha sonra da Emir Abdurrahman’ın ölümünden sonra da devlet erkanı istikrarsızlığa fırsat vermeden 3 Ekim 1901 tarihinde Serdar Habib Ullah Han’ı emir ilan etmişlerdir.
Emir Habib Ullah Han yaptığı reformlar ve Afganistan’ın güneyinde bulunan Ruslarla iyi ilişkisi sayesinde eski düşmanı olan İngilizleri bir hayli kıskandırmıştır. Bunun üzerine İngiltere Emir Habib Ullah Han’dan babası zamanında yapılan antlaşmayı tanımasını ve İngilizlere bağlı olan Hint hükûmetine bağlı kalmalarını istemiştir. Fakat Emir Habib Ullah Han Afganistan’ın bağımsız bir devlet olduğunu dile getirerek İngilizlerin kötü emelli isteklerinden uzak durmuştur. Sonrasında Emir Habib Ullah Han Hindistan’a davet edilerek görkemli bir şekilde karşılanmış, deniz güçleri gösterilerek askeri faaliyetler izletilmiştir. Psikolojik olarak İngilizlerin tesiri altında kalan Emir Habib Ullah Han ülkesine dönerek ülkesini kalkındırma yollarını aramıştır. Emir Habib Ullah Han daha Hindistan seyahatindeyken İngiltere ve Rusya kendi aralarında anlaşarak bölge meselelerini ve çıkar sahalarını belirleyen beş maddelik St. Petersburg Antlaşması’nı imzalamışlardır.
Bu antlaşmaya göre İran iki nüfuz bölgesine ayrılmış olup, Kuzeyi Ruslara, doğu ve güneyi ise İngilizlere bırakılmıştır. İkinci maddede Tibet’teki Çin hakimiyetini tanıyacaklar, üçüncü maddede Ruslar Afganistan’ı işgal etmeyecekler ve Afganistan ile ilgili konularda ise gerekirse İngiltere’ye danışacaklar, dördüncü maddede İngiltere Afganistan’ın hiçbir parçasını işgal etmeyecek ve iç işlerine karışmayacak ve son olarak beşinci maddesinde ise Afganistan emiri tarafından onaylandığı takdirde bu antlaşma geçerli sayılacaktır. Ancak Emir Habib Ullah Han bu antlaşmayı kabul etmemiştir ve bir müddet sonra da 19-20 Şubat 1919 yılında kış mevsimini geçirmek için Celalabad’a ordan da Lağman’a geçtiği sırada Kalla Guş bölgesinde bulunan av sahasındaki çadırında uyur iken öldürülmüştür. Ardından yerine oğlu Emir Emanullah Han geçmiştir.
Emir Emanullah Han 28 Şubat 1919 tarihinde Afganistan’ın bağımsız bir devlet olduğunu ilan ederek İngilizlerin Hindistan genel valisi Lord Chelmsford’a 3 Mart 1919 yılında bir mektup göndermiş, hür ve bağımsız bir Afganistan adına yeni bir antlaşma yapılmasını istemiştir. İngilizler bu antlaşmayı kabul etmeyince de aralarında savaş başlamıştır. Afganistan halkının derin mücadeleleri sonucunda İngilizler 3 Haziran 1919 tarihinde ateşkes ilan etmiş ve barış görüşmelerine geçilmiştir. Böylece 8 Ağustos 1919 tarihinde Ravalpindi’de imzalanan antlaşma ile III. İngiliz-Afgan Savaşı resmen sona ermiş, Afganistan bağımsızlığını ilan etmiş ve İngilizler tarafından da tanınmıştır. 1919-1928 yılları arasında Afganistan Devleti’nin siyasi ve idari yönlerini düzenlemeye ve modern bir devlet olmasına yönelik çalışmalar yapan Emir Emanullah Han, 1929 yılında İngilizlerin kışkırtmaları ve yerel halkın ayaklanmaları ile idari yolsuzluklar ve iç karışıklıklar nedeniyle zorla istifa ettirilmiştir. Daha sonra da Kabil’den ayrılarak Kandihar’a oradan da İtalya’ya giderek hayatına devam etmiştir. Emanullah Han yerine gelen Habibullah Kalakani dokuz ay boyunca Afganistan hakimiyetini elinde tutsa da Nadir Şah Afganistan’ın hakimiyetini ele geçirmiştir. (1929-1933) Ancak Nadir Şah da Abdul Halik adında bir öğrenci tarafından Dilgüşah Sarayı içerisinde düzenlenen bir tören sırasında 8 Kasım 1933’te öldürülünce Nadir Şah’ın oğlu ve Afganistan’ın son padişahı olan Zahir Şah yönetimi ele geçirerek 1933-1973 yılları arasında Afganistan’ı yönetmiştir. (ölümü 2007)
1973 yılında yurt dışına gittiği sırada amcasının oğlu olan Davut Han, Demokratik Halk Partisi ile birlikte bir darbe sonucunda ilk kez Afganistan krallığını devirerek Afganistan Cumhuriyetini ilan etmiştir. Bundan sonra Davut Han bazı reformlar başlatarak kadın haklarında düzenlemeler yapmıştır. Bütün üst düzey görevlere kendi aile üyelerini atamış ve kraliyet mensubu aile üyelerini ise idam ettirmiştir. Solcuların desteği ile İslamcı muhalefeti yok etme kararı alınınca bazıları 1974 yılında idam edilmiş, Gülbeddin Hikmetyar (d. 1947) ve Ahmed Şah Mesud gibi (1953-2001) geleceğin mücahitleri ise Pakistan’a kaçmışlardır. 1975’ten itibaren İslamcılardan kurtulduğuna emin olduktan sonra kabinesindeki komünist bakanlarını görevden almış ve Sovyetler Birliği’nden de uzaklaşarak sol grupları da takibata başlamıştır. Daha sonra ise sol ve sağ parti üyelerini de kitle halinde tutuklamaya başlayınca Sovyetler tarafından davet edilerek sol kesime dönük baskılarının azaltılması istenmiştir. Nitekim Sovyet politikasındaki değişimin sonucu Afganistan’ın en kuvvetli iki sol grubu olan Halk ve Perçem (Bayrak) aralarındaki ayrılığı sonlandırıp güçlerini birleştirmiş ve Davut Han’ı devirmeye karar vermişlerdir. Her ne kadar Davut Han bunları başta dikkate almasa da sonradan Nisan 1978’de Komünist liderlerinden Mir Akbar Haybar’ın suikastinden hükûmeti sorumlu tutan Nur Muhammed Terakki, Babrak Karmal ve diğer pek çok komünist liderleri tutuklatmıştır. Bu tutuklamalar neticesinde büyük bölümü Sovyetlerden eğitim almış olan Komünist subaylar Hafizullah Emin’in verdiği talimatla 1978’de Davut Han’ı devirerek bazı aile üyeleriyle birlikte öldürmüşlerdir. Böylece Afganistan Halk Partisi’nin hakimiyeti altına geçmekle birlikte Sovyetlerin Afganistan’a girmesini de sağlamış oldular. Sonrasında Afganistan 1979-1988 yılları arasında Rus-Afgan Savaşı ile birlikte 10 yıllık Rus işgali altına girmiştir.
Davud Han’ın yönetimini deviren Halk ve Perçem Partisi’nin liderleri Nur Muhammed Taraki, Babrek Karmel ve Hafizullah Emin birleşerek yönetime geçmiş ve Nur Muhammed Taraki’yi devlet başkanı seçmişlerdir. Daha sonrasında Hafizullah Emin, Nur Muhammed Tarak’inin hakimiyetine son vererek yönetime kendi geçmiştir ve onun da ölümü üzerine yerine Babrek Karmel getirilmiştir. Sovyetler Birliği’ne karşı Afganistan’da bazı gruplar direnişe başlamış ve cihatçı grupların direnişi ile Babrek Karmel’in yönetimi 1986 yılında sona ermiştir. Akabinde Dr. Necibullah devlet başkanı olmuştur. Rusların çekilmesinin ardından Dr. Necibullah’ın hükûmeti zayıflamaya başlamakla birlikte ülkenin bazı bölgeleri de elinden çıkmaya başlamıştır. Dr. Necibullah’ın komutanlarından olan Marşal (General) Dostum, Camiyet-i İslami Afganistan adlı parti ile anlaşarak 16 Nisan 1992 tarihinde mücahitlerin Kabil’e girmelerini sağlamıştır. Böylece Komünistler dönemi devrildikten sonra mücahitler grubundan olan Subgatullah Müceddidi devlet başkanlığına getirilmiştir. Ancak grupların ortak kararı neticesinde 1993 yılında cumhurbaşkanlık Burhanuddin Rabbani’ye bırakılmıştır. İlerleyen süreçte düzenin bozulması ile beraber Mücahit gruplardan Gulbuddin Hekmatyar’ın Hizb-i İslami, Burhanuddin Rabbani’nin Cemiyet-i İslami ve diğer gruplarda dış ülkelerin savunmsının yanında maddi himayeleri altına girmeye başladılar. Bunun üzerine Afganistan’da iç savaş başlamıştır. Başta Afganistan’ın başkenti Kabil olmak üzere pek çok yer yıkıma uğramış, harabeye dönmüş ve 25 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Daha sonra da 1994 yılında Taliban hükûmeti Pakistan, Suudi Arabistan ve ABD desteğiyle 1996 yılında Afganistan’ın başkenti Kabil’i ele geçirmiştir. Böylece 1996-2001 yılları arasında Taliban hükûmeti devam etmiştir. 2001 yılında ABD’nin 11 Eylül’ü bahane ederek Afganistan’a girmesiyle Taliban yönetimi sonlansa da ülkenin önemli bir bölümü Taliban kontrolünde kalmıştır. Hükûmet ile Taliban arasında yirmi yıllık savaş, Trump hükûmeti tarafından 29 Şubat 2020’de imzalanan Doha Anlaşması ile ABD askerlerinin çekilmesinin kararlaştırılması ve 2021 yılında Taliban saldırısı ve bunun sonucunda başkent Kabil’in düşmesiyle doruğa ulaşmış ve Taliban yönetimi tekrar iktidara getirilmiştir.
Kaynakça
Saray,
M. (1988). Afganistan. In TDV İslam Ansiklopedyasi (Vol. 1, pp.
408-411). İstanbul.
Anonim.
(2014). Tarih-i Muhtasarı Penc Daha-i Afganistan . Kabil: İntişarat-i
Mohsin .
Cliford,
M. (1368 Hicri). Serzemin ve Merdomai Afganistan. (M. Asedi , Çev.)
Tehran: Çaphane-i Şirketi İntişarati İlmi ve Farhangi.
Duaguy,
M. (2005). Ruydadhay-i Penc Deha-i Ahir Der Afganistan . Peşavur:
Müesses-i İntşarat-i El Ezer .
Duman,
S. (2019). Afganistan’da Türkler . Ankara: Berikan Yayınevi.
Gubar,
G. (2005). Afganistan Der Mesir-i Tarih . Kabil: İntişarat-i Meyvend .
Kaber,
A. (1394 Hicri ). Tarihi Maasiri Afganistan . Maşhad : Naşri Badahşan .
Şarik,
B. (2009). Tarih-i Muhtasar-i Türkistan-ı Cenubi . Tahran: İntişarat-ı
Enişe-i Nev.
Sivrioğlu,
T., & Türkoğlu, A. (2017). Başlangıçtan Günümüze Afganistan Tarihi.
İstanbul: Kalkedon.
Zeki,
İ. (2019). Afganistan’da Hakimiyet Mücadelesi Doğu ve Batı Çatışması 1809-2019.
Konya: Çizgi Kitabevi