Afganistan Kurtuluş Mücadelesinin Unutulmaz İsmi: Bilal Yaldızcı

Afganistan Kurtuluş Mücadelesinin Unutulmaz İsmi: Bilal Yaldızcı

Asya’nın kalbinde bulunan, stratejik konumu ve yeraltı zenginlikleri ile birçok ülkenin dikkatini üzerine çeken Afganistan, tarih boyunca farklı imparatorluklar ve medeniyetlere ev sahipliği yapmasının yanı sıra büyük güçlerin de işgali ve saldırısına maruz kalmıştır. Bu işgaller bir taraftan büyük savaşlar, göçler ve sorunları beraberinde getirirken diğer taraftan bu topraklara şehitlerin kanıyla yeni bir ruh kazandırmıştır. 27 Aralık 1979’da gerçekleşen Sovyet işgali de bu boyuttan âri değildir. Nitekim bu işgal bir taraftan iki milyonu aşkın Afgan halkının şehit düşmesi ve milyonlarca insanın ülkeden göç etmesine sebebiyet verirken diğer taraftan halkın manevi bağlarını geliştirmiş ve daha da önemlisi halkı bu zulümden kurtaracak şahsiyetler doğurmuştur. Devam eden on yıllık cihadın ardından Afgan halkı, Kızıl Ordu’yu ağır bir bedel ödeyerek yenmiştir. Ancak Sovyetlere karşı elde edilen bu zaferin ardından, bazı liderlerin kişisel ihtirasları nedeniyle ülke büyük bir istikrarsızlık dönemine girmiş; halkın barış, refah ve geleceğe dair tüm umutları ise yerle yeksan olmuştur.

Bu yazının ana teması, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahale nedenleri veya o dönemde yaşanan olayları ortaya koymak değil; o süreçte Afgan halkının haklı mücadelesini destekleyen ve bu uğurda canını ve malını feda eden kahramanlardır. Bu dönemde Türkiye başta olmak üzere çeşitli İslam ülkelerinden Afganistan’a gelen yüzlerce genç, bu mücadelede sorumluluklarını yerine getirmiştir. İzmir’den Pençşir’e gidip şehit düşen Bilal Yaldızcı da bu kahramanlardan biridir. Tıpkı yüzyıl önce Afganistan’dan Çanakkale’ye gidip Türk kardeşleriyle omuz omuza savaşıp şehit düşenlerin yaptığı gibi.

1967 yılında İzmir’in Ödemiş ilçesinde Dünya’ya gelen Bilal, Türkiye’den Kızıl Ordu’ya karşı cihat etmek için Afganistan’a gelen ilk gençlerden biriydi. Üç kardeşin en büyüğü ve evin tek erkek çocuğuydu. İki kız kardeşi Nihal ve Zühal ile birlikte İzmir’de rahat bir yaşam sürüyordu. Ailesi ona en iyi yaşam koşullarını sunmuştu. Tüm bunlara rağmen Bilal’in zihninde başka bir düşünce vardı: Müslüman toplumların sıkıntıları ve özellikle Afganistan’daki Müslümanların Sovyetler Birliği’nin saldırısına maruz kalması onu derinden etkiliyordu. Lise yıllarında Afgan cihadıyla tanışır. Her gün Afganistan’dan gelen yeni bir zulüm haberiyle sarsılır ve bir şeyler yapılması gerektiğine derinden inanır. Öylece oturmak, eli kolu bağlı kalmak ona acı verir, bu durumu kabullenemez. Etrafındakilere sürekli bir şeyler yapılması gerektiğini anlatmaya çalışır. Ancak duygularını ailesi ve çevresiyle paylaştığında onların bu hisleri sadece geçici bir gençlik hevesi ve zamanla gelip geçecek bir hevesten ibaret olarak gördüklerini fark eder.

Böylece Bilal Yaldızcı, okulun son sınıflarındayken Afganistanlı mücahitler ve Ahmed Şah Mesud’un adını duyar. Bilal, aynı düşünceyi paylaşan arkadaşlarıyla birlikte Mesud’u İslam ve Müslümanları Kızıl Ordu’ya karşı savunan bir kahraman olarak görüp ve ona destek verilmesi gerektiğine inanırdı. Okulun son sınıfında kesin kararını verir ve dersler biter bitmez cihat için Pençşir’e gider.

Bilal Yaldızcı ve Afganistan Ulusal Kahramanı Ahmet Şah Mesud

Pencşir’e gitmeden önce Bilal, Hindukuş Dağları’nda zorluk çekmemek için sürekli arkadaşlarıyla birlikte Bozdağ’a tırmanıyor ve bir şekilde kendini savaşa hazırlıyordu.

Sonunda eğitimini tamamlayan Bilal, henüz yirmi yaşında olmasına rağmen ailesinden Pakistan’da eğitimine devam edeceğini söyleyerek ayrılır ve Afganistan’a geldiklerinde Pencşir Aslanı lakaplı komutan Ahmed Şah Mesud’un grubuna katılır. Ahmed Şah Mesud, Bilal’e Abdullah diye hitap eder. Bu grupla birlikte Ruslara karşı düzenlenen birçok operasyona katılır. Bilal, bir yıl boyunca Mesud’un askerleriyle birlikte Kızıl Ordu’ya karşı cesurca savaşır. Ailesine gönderilen ve Ahmed Şah Mesud’un mektubuna dayandığı söylenen bir yazıda, Mesud Bilal’i cesur ve eşsiz biri olarak tanımlamış ve ona hayır dualarda bulunmuştur.

Bilal Yaldızcı, Ahmed Şah Mesud komutasında Sovyetlere karşı mücadele eden mücahitler safında

Bilal’in ailesinden gelen mektubun ardından ise Ahmed Şah Mesud, Bilal’e ailesinin yanına dönmesi için ısrar eder. Ancak Bilal, bu isteği kabul etmez. Sonunda Mesud, Bilal’e daha vurgulu bir tonda şöyle der: “Gitmek zorundasın. Biz burada direnişe devam edeceğiz, siz de orada (Türkiye’de) olmalısınız.”

Böylece Bilal, savaştan vazgeçmeye ve bir şekilde geri dönüş için hazırlanmaya zorlanır. Ancak bu hazırlıkların üçüncü gününde, Komutan Mesud, aylarca üzerinde çalıştığı Tahar’ın İşkemiş ilçesinde düzenlenecek bahar harekâtının emrini 29 Ekim 1987’de verir ve tüm kuvvetlerini toplanmaya çağırır. Bilal bu durumdan haberdar olur ve gitmekle kalmak arasında karar veremez. Ne yaparsa yapsın, kendisini gitmeye ikna edemez. Hayalindeki kahramanı, Pencşir Aslanı’nı ve mücahitleri yalnız bırakamaz, bu yüzden kalır ve bu büyük operasyonda Afgan kardeşlerinin yanında yer almak ister.

Bilal Yaldızcı ve yol arkadaşları

Bilal, operasyona katılarak cesurca savaşır, sonunda ise şehit düşer. Operasyondan önce ailesine uzun bir mektup yazarak, şehit olursa bu mektubun kendilerine ulaştırılmasını vasiyet eder.

Bilal’in şehadetinden sonra ailesine gönderilen mektup, bir Müslümanın Allah yolundaki mücadelesini, insanlık için gösterdiği çabayı ve derin sevgiyi yansıtır. Bilal, mektubunda annesine ölümünü kabullenmemesini tavsiye eder, çünkü şehitler ölmez. Bilal, bu durumu şöyle ifade eder: “Bilal öldü derlerse, sakın inanma ana, bil ki ben şehit olmuşumdur, şehitler ölmez ana.”

Bilal Yaldızcı ve silah arkadaşlarının kahramanlığı ve fedakârlığı, Afganistan ile Türkiye arasındaki derin bağları ve kardeşliği simgelemektedir. Bugün ne Bilal ne de omuz omuza mücadele ettiği Ahmed Şah Mesud aramızda olmasa da, onların gösterdiği fedakârlık ve verdikleri mücadele, nesiller boyunca Afgan ve Türk halkının zihninde daima yaşayacaktır.

Bu vesileyle, 9 Eylül 2001’de şehit edilen Afganistan’ın Milli Kahramanı Ahmed Şah Mesud’u ve Bilal Yaldızcı’yı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.

Afganistan’da defnedilen Bilal Yaldızcı’nın mezarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir